Yine Yeşillendi Fındık
Dalları
İnsan olarak
bir şeylere değer, anlam yüklemeye pek bayılıyoruz nedense. Ben de öyleyim,
çoğu şeyi biriktiririm. Anlam yüklerim, ona zarar gelirse üzülürüm. Cansız
nesnelere yüklediğimiz anlamlar yetmezmiş gibi bir de mevsimlere anlam
yüklemişiz. ‘Sonbahar ayrılıklar mevsimi,
hep böyle canım…’cılar, ‘Olum yaz
geldi, canlansana biraz yaa!’cılar, ‘Kış
beni hep hüzünlendirir, bi’ kahve?’ciler… Ve bahar, İlkbahar…
O ‘Her şey güzel olacak, biliyorum.’ havaları.
İnsanları asıl yıpratan tripler. Mutluluğumuzu, canlılığımızı, neşemizi,
yenilenme isteklerini günlerden, haftalardan, rakamlardan ibaret olan aylara,
mevsimlere endeksliyoruz. Sonra her şey aynı kalıyor, değişmiyorsunuz, belki o
aralar ‘Yıldızınız sönük (!)’ işler yolunda gitmiyor, üzülüyorsunuz. ‘Hani her şey güzel olacaktı?’ E biz demedik ki sana, ‘Allah seni inandırsın, Bahar mevsiminin
ilahi bi’ gücü varmış, her şeyi değiştiriyormuş, inanır mısın?’ diye.
***
Hani
kliplerde, filmlerde falan güzel bir sabah olur. Kadın uykusundan gerinerek
uyanır, garip bir ses çıkarıp mutlu mutlu ‘Çok güzel bir sabah değil mi sevgili “Kendinizi İyi Hissetmek Mi
İstiyorsunuz?” seminerinden
arkadaşlarım?’ havalarında uyanır. İçeriye güneş ışığı girmiştir, mevsimlerden
bahardır. Kadın içinden ‘iyi ki bahar
gelmiş, ehehe’ diye geçirir…
Öyle olmaz,
olamaz. O sabah illa ki ters dönmüş bir terlik seni rahatsız edecek, açtığın
çeşmeye sıcak su bir türlü gelmeyecek ve üst kat komşun seni rahatsız edecek
derecede sesler çıkartacak. Ve bunlardan hiç birinin baharla ilgisi yok!
Herhangi bir gün, herhangi bir mevsim… Yenilenemeyeceksin. Değişemeyeceksin.
Her şey güzel olmayacak, mutsuz olacaksın.
Ama eğer bir
güç veriyorsa bu size, hadi olmayacağını bile bile bir kez daha haykıralım
yüksek sesle: ‘Bu bahar her şey güzel olacak ve ben değişeceğim!’
Betül Yılmaz